Çok Işıltılı Ve “Paylaşılan Bir Hikaye”
Bu sezon “Together” koleksiyonuyla insanlar arasındaki duygusal bağları ve beraberliği kutlayan Pomellato’dan ilhamla bu buluşmayı tasarladık. Bu koleksiyondan parçalar Dila Tarkan Doğruer ve Sima Tarkan Basoğlu kız kardeşlerin güçlü ilişki ve iletişimlerini adeta pekiştirdi. Ve tabii ki stillerine de ayak uydurdu.
Sosyal medya sayesinde herkes herkesi iyi tanıdığını zannediyor ama biliyoruz ki öyle değil. Ne okuduğunuzu ve şu anda neler yaptığınızı özetler misiniz?
DİLA: İkimiz de Parsons School of Design’da Strategic Design and Management bölümünü bitirdik. Ailemiz de moda işinde olduğu için ilgili bir bölüm okumak istedik. Ben üniversite sonrası 2 sene kadar aile şirketimiz olan Dilasima Group’ta MAX&Co. ve Marina Rinaldi’nin marka müdürlüğünü yaptım. Sonrasında sosyal medyada büyümeye başlayınca, komple influencer’lık tarafına yoğunlaştım. Şu an komple sosyal medya işime odaklıyım, Dilasima’da daha çok PR tarafına yardımcı olmaya çalışıyorum.
SİMA: İkimiz de Kanada’da liseyi bitirdikten sonra New York’ta Parsons School of Design’da Strategic Design and Management okuduk. Sonrasında aslında hiç planlamadığımız bir şekilde sosyal medya alanında çalışmaya başladık. Bu süreç doğal bir şekilde büyüdü ve bundan çok mutluyum. Bunun yanı sıra aile şirketimiz Dilasima Group’ta tüm markaların satın almalarında aktif bir rol alıyorum.
Modaya ilginiz hep var mıydı? Hani bazı çocuklar çok küçük yaşta kendilerini belli eder, kıyafetlerini kendi seçer, alışverişte bir fikirleri vardır, takıya aksesuara da meraklıdır… Sizde öyle durumlar var mıydı?
DİLA: Vardı galiba. Ben liseden beri hep başkalarından farkı giyinmeyi, farklı olmayı severdim. Herkes neyi giyiyorsa onu değil de içimden geldiği gibi giyinmeyi severdim. Arkadaşlarım “İnanamıyorum, bunu senden başkası giyse komedi olurdu ama sana yakışıyor” derlerdi, hâlâ aynı tepkileri alıyorum insanlardan. Ailemiz de bu işle uğraşınca zaten otomatik olarak modanın içinde büyüdük. Annem çok zevkli ve öncü bir kadındır. Gençken yarattığı tarzlar kısa sürede moda olur, herkes o şekilde giyinmeye başlardı.
SİMA: Dila’nın da dediği gibi, aile işimizden dolayı zaten moda dünyasının içinde büyüdük. Bunun yanı sıra, annemiz eski bir moda tasarımcısı olduğu için bizi moda konusunda her zaman yaratıcı ve özgür bıraktı, kendi tarzımızı bulmamız için teşvik etti. Kendimi bildim bileli modaya inanılmaz bir ilgim vardı. Hatta 3-4 yaşlarından itibaren kendi kıyafetlerimi seçmeye başlamışım. Evde bile sürekli farklı kıyafetler giyip, elimde çanta, boynumda kolyeler ve ayağımda oyuncak topuklu terliklerle dolaşırmışım.
Pomellato bu sezon “Together” koleksiyonuyla insanlar arasındaki duygusal bağları ve beraberliği kutluyor. Sizce insanın kız kardeşi olmasının en güzel tarafı nedir?
DİLA: Bence hayat boyu yanında hissettiğin güven hissi. Onun hep orada olduğunu biliyorum, ihtiyacım olduğunda hep yanımda olacağını da.
SİMA: Bence insanın kız kardeşi olması gerçekten çok özel bir duygu. Hayatının her döneminde, ne olursa olsun yardıma ihtiyacın olduğunda her zaman yanında olacak birinin olması paha biçilemez. Seni bir bakışından bile anlayan, gerektiğinde güç kaynağın olan, gerektiğinde sabahlara kadar birlikte gülebildiğin, her şeyi paylaşabileceğin biri… Onun hayatın boyunca hep yanında olacağını bilmek, gerçekten tarif edilemez bir his.
Dila sen Sima’yı en iyi tanıyan insansın; onu bize nasıl anlatırsın?
DİLA: Sima aslında sosyal, aynı zamanda daha içine kapanık da biri. İnatçıdır (bayağı hem de!) zevkli ve gusto sahibidir. Hayatta ve kararlarında nettir, ne istediğini bilir, emindir kendinden. Bana göre çok daha sakin ve yavaştır. Biz genel olarak birbirine zıt iki kardeşiz. Bu arada aşırı detaycı ve mükemmeliyetçidir. Ben onun kadar olmasam da, bu bende de var, o konuda benzemişiz.
Sima, peki sen Dila hakkında neler söylersin, tanımayan birine onu nasıl anlatırsın?
SİMA: Dila çok enerjik, becerikli, hayvansever ve renkli biri. Sosyal yönü çok kuvvetli ve her ne kadar dışarıya rahat ve umursamaz gibi görünse de aslında içten içe oldukça duygusal ve hassas. Biraz stresli ve panik olan bir karakteri var ama buna rağmen elinden her iş gelir. Herkesin yardımına koşan, büyük kalpli biri.
Dila, Sima’nın en sevdiğin ve sende olmasını istediğin özelliği?
DİLA: Sakinliği ve rahatına düşkün yaşaması…
Sima, Dila’nın en sevdiğin ve sende olmasını istediğin özelliği?
SİMA: Hiç bitmeyen enerjisi ve inanılmaz iş halletme becerisi.
Birlikteyken en çok nasıl eğleniyorsunuz? Enerjinizi nasıl yükseltiyorsunuz?
DİLA: Müzik ve eğlence anlayışlarımız birbirine çok benzer. Birlikte dans etmekten, şarkı söylemekten, karaoke yapmaktan ve farklı oyunlar oynamaktan çok keyif alırız
Sima, birlikte yaşadığınız ve hiç unutmadığınız bir anınızı bizimle paylaşmanı istesek?
SİMA: Pandemi dönemi, annem Miami’de, biz Türkiye’deydik. Anneler Günü için ona özel bir video hazırlamaya karar verdik. Dila’yla birlikte annemizin rolüne girip onun taklidini yaptığımız kısa kısa videolar çekip birleştirerek ona gönderdik. İnanılmaz komik bir video oldu ve hepimizin hafızasında unutulmaz bir anı olarak kaldı. Hâlâ ara ara izleyip güleriz.
Dila, ailecek bir araya geldiğinizde en sık ne yaşanır?
DİLA: Bizim ailede çok oyun oynanır, iskambil veya kutu oyunları vs. Birlikte tatil yapmayı çok severiz, çok şanslıyız ki çocukluğumuzdan beri ailemizle bir sürü ülke gezebildik.
Sima, 14 Şubat, doğum günleri ve özel tarihler aileniz için ne kadar önemli, yani özel tarihleri kutlama konusundaki hislerin neler?
SİMA: Biz genel olarak her türlü kutlamayı çok seven bir aileyiz. Özel günlerin insanları bir araya getiren bir ruhu olduğuna inanıyoruz.
Bu soru ikinize de… Kız kardeşler genelde hep yakındır, aralarındaki bağ güçlüdür ama siz her yaş döneminde hep iyi mi anlaştınız? En önemli farklarınız neler?
DİLA: Biz bundan 5-6 sene öncesine kadar hiç anlaşamayan, birbirine komple zıt iki kardeştik. Çocukluğumuz boyunca hep gıcıktık birbirimize, arkadaşlığımız büyüdükçe oluştu. Özellikle evlilik ve çocuktan sonra iyice yakınlaştık diyebiliriz.
SİMA: Her kız kardeş gibi bizim de zaman zaman kıskanç lıklarımız ve kavgalarımız oldu. Ancak genel olarak birlikte vakit geçirmeyi hep çok sevdik. Özellikle Dila’nın ergenlik döneminde yaş farkımızdan dolayı daha çok tartışıyorduk ve birbirimizi anlamakta zorlanıyorduk. Üniversite yıllarında ve sonrasında birbirimizi daha iyi anlamaya başladık. Gerçek anlamda arkadaş olduk diyebilirim. Karakter olarak ise çok zıtız; Dila yüksek enerjili ve hareketliyken ben daha sakin ve huzurlu biriyim.
Peki stiliniz, kıyafet veya mücevher/takı ve aksesuar seçimi hakkında benzerlikleriniz mi fazla yoksa çok net farklar, zevk ayırımları var mı? Nasıl tarif edersiniz tarzınızı?
DİLA: Hmmm, aslında genel beğendiğimiz tarzlar aşırı farklı değil. Aramızdaki en büyük fark benim çok renkli, Sima’nın daha nötr giyinmeyi sevmesi diyebiliriz. Takı ve aksesuarlarda genel zevklerimiz kıyafete göre daha çok benziyor.
SİMA: Genel olarak oldukça farklı tarzlarımız var. Ben daha sade renkler ve zamansız parçaları tercih ediyorum, modayı yakından takip etmeyi ve araştırmayı seviyorum. Dila ise daha renkli ve sıra dışı parçalar seçiyor. Ama garip bir şekilde yine de ortak beğendiğimiz ve kullandığımız birçok parça var. Bu da farklı tarzlarımızla aynı parçaları nasıl kombinlediğimizi görmek açısından çok eğlenceli oluyor.
Pomellato marka hikayesi de bir aile işi, yıllar önce Milanolu bir ailenin kurduğu ve sık sık “herkesin çok sevdiği” diye tarif edilen bir marka. Sizler hangi parçayı kendinize en çok yakıştırdınız?
DİLA: Ben “Together” koleksiyonundaki kolyeyi çok sevdim. Bir tarafı taşlı, bir tarafı düz, o anki moduna göre değiştirebiliyorsun. Tam benlik!
SİMA: Koleksiyonun yüzüklerini ve bangle’larını çok beğendim. Özellikle yüzükler, çoklu takıldığında inanılmaz güzel duruyor!
Moda dünyasında pek çok eski “kural” yok oldu, her parçayı yorumlamak, kendi tarzında taşımak en büyük artı. Mücevher için de aynısı geçerli. Siz çok şık bir mücevheri nasıl yorumlarsınız? Sadece çok şık davet veya özel günlere mi saklarsınız yoksa günlük kombinlere de dahil eder misiniz?
DİLA: Genel olarak aşırı şık modelleri ben özel günlere saklamayı tercih ederim. Ama bazen bir akşam yemeğinde vs. de gömlek ya da cool bir bluzla daha şık bir mücevheri kombinleyebilirim. O noktada daha spor bir “look”la şık bir mücevheri yan yana getirmeyi tercih ederim.
Mücevher paylaşımı yapar mısınız, ablanın mücevher seçimi ve seninki benzer mi?
SİMA: Mücevherde tarzlarımız oldukça benzer. Günlük hayatta pek ödünç alma durumumuz olmuyor, ancak özel günlerde birbirimizin mücevherlerini sık sık ödünç alıyoruz.
Birbirinize attığınız en son mesaj neydi?
DİLA: En son Sima’dan bir şeyin linkini istemişim, onu atmış.
SİMA: Bana “günaydın, teddy’yi unutma, montsuz geliyorum, onu giyeceğim” yazmış.
Röportaj: Suzan Yurdacan
Fotoğraf: Ömer Çetiner
Moda Direktörü: Aslı Asil
Moda Editörü: Damla Hasanreisoğlu
Saç&Makyaj: Onur Bayram
Prodüktör: Aşkın Tosun
Fotoğraf Asistanı: Can Karataş
Saç&Makyaj Asistanı: Ertaç Puyan
Yorum gönder