DOLAR 40,4230 0.03%
EURO 47,0650 -0.1%
ALTIN 4.360,270,24
BITCOIN 47896500.54446%
İstanbul
29°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Doğa ile işbirliği: Permakültür

Doğa ile işbirliği: Permakültür

ABONE OL
Temmuz 10, 2025 01:24
Doğa ile işbirliği: Permakültür
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Süpermarket raflarında rengârenk meyveler, uygulamalarda tek tıkla gelen yemekler… Ama hiç düşündünüz mü bu bolluk nereye kadar sürer? Toprak yoruluyor, su azalıyor, iklim değişiyor. Peki biz ne yapıyoruz? Tüketiyoruz. Durmadan. Ama durun bir dakika — ya doğayla işbirliği yaparak yaşamak mümkünse?

İşte karşınızda adı zor, fikri kolay bir kavram:Permakültür.

“Permanent agriculture” yani kalıcı tarım kelimesinden türemiş, ama aslında bundan çok daha fazlası. Şehirde balkonunda domates yetiştiren de, köyde kendi ormanını kuran da bu felsefeyi benimsiyor. Çünkü permakültür sadece ne yediğinle değil, nasıl yaşadığınla ilgileniyor.

Her şey 1970’lerde iki Avustralyalı doğa âşığının (Bill Mollison ve öğrencisi David Holmgren) “Doğa zaten mükemmel çalışıyor, biz neden bozuyoruz?” sorusuyla başladı. Onlar sistemler kurdu, kitaplar yazdı. Ve bugün bu fikir dünya çapında binlerce insana ilham veriyor.

Permakültürün üç basit ama güçlü ilkesi var:

  1. Doğaya iyi bak

  2. İnsana iyi bak

  3. Fazlayı paylaş

Bu kulağa çok “ideal” gelebilir ama aslında oldukça uygulanabilir. Kendi kompostunu yap, yağmur suyunu biriktir, balkonunda sebze yetiştir, fazlanı komşunla paylaş… Hepsi permakültür.

Üstelik sadece tarım değil bu. Ev tasarlarken, alışveriş yaparken, hatta günlük hayatını planlarken bile doğayı örnek alabilirsin. Çünkü bu sistem doğadan öğreniyor: Çeşitlilik, denge ve işbirliği esas. Monotonluk, israf ve rekabet değil.

Bugün artık apartman dairelerinde kurulan mini bahçeler, çatılarda yetişen bostanlar, toplulukların kurduğu paylaşımlı gıda sistemleri var. Ve tüm bu hareketin kalbinde doğayla yeniden bağ kurmak yatıyor.

Permakültürün en güzel yanı şu: Bir çiftlik sahibi olman gerekmiyor. Bir saksı fesleğenle bile başlayabilirsin. Mesele “nerede” olduğun değil, “nasıl” düşündüğün. Yani betonun ortasında da doğayla barışmak mümkün.

Ve kim bilir? Belki toprakla el ele verdiğimizde, sadece doğayı değil, kendimizi de iyileştiririz.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r