Gerçek aşk mı takıntı mı?

Hiç birine karşı öyle yoğun duygular hissettiniz ki, bu duygu neredeyse tüm hayatınızı ele geçirdi? Göz göze gelmeniz, mesaj atması ya da sadece adını duymanız bile kalbinizi hızla çarptırdı mı? Ama o kişiyle bir ilişkiniz yoktu... Belki sadece birkaç kez konuştunuz, belki de hiç tanışmadınız.

O zaman yaşadığınız şey "aşk" değil, limerence olabilir.

Limerence, birine karşı kontrol edilemeyen duygusal ve zihinsel bir takıntı halidir. Bu kişi sizin için sıradan biri değil; sanki hayatınızın merkezi haline gelir. Sürekli onu düşünürsünüz. Onunla ilgili en küçük detayı bile analiz edersiniz.

Size gülümsedi mi? Bu bir işaret olabilir mi? Size cevap vermediğinde gününüz mahvolur. Bir mesajı saatlerce beklerken hiçbir şeye odaklanamazsınız.

Bu durumda önemli olan şu: Limerence genellikletek taraflıdır ve gerçek bir bağa dayanmaz. Bu kişi sizi tanımıyor olabilir ya da sadece kısa süreli bir etkileşim yaşamışsınızdır. Ama beyniniz, onunla derin bir ilişki varmış gibi davranır. Zihin, bir senaryo kurar — ve siz o hikâyenin içinde kaybolursunuz.

Limerence neden olur?

Limerence yaşamanıza birçok şey neden olabilir:

Limerence ne zaman tehlikeli olur?

Başlangıçta heyecan verici gibi hissettirse de limerence zamanla zarar vermeye başlar.

Zamanla bu takıntı sizi yorar ve yıpratır. En kötüsü, bu duygu karşılıksızsa ve siz hâlâ umut ediyorsanız, hayal kırıklığı kaçınılmaz olur.

Peki, ne yapmalı?

Limerence fark edildiğinde çözülebilecek bir durumdur.

Unutmayın: Gerçek aşk zamanla, karşılıklı güven ve anlayışla gelişir. Limerence ise tek taraflı, yoğun ve çoğu zaman yanıltıcıdır. Bir kişiye değil, onun zihninizde yarattığı fikre aşık olursunuz.

Ve en önemli soruyu kendinize sorun: "Bu kişi beni gerçekten mutlu mu ediyor, yoksa onun ilgisini kazanmak için savaşıyor muyum?"

Eğer cevabınız ikincisiyse, bu bir sevgi değil, bir saplantı olabilir.

Benzer Videolar