Klinik Psikologdan sınır koymak ile ilgili önemli uyarı! Hayır demek neden suçlu hissettirir?
Klinik Psikolog Sümeyye Üstün, hayır diyememenin yalnızca bir kelimeyi söylemekte zorlanmak olmadığını, kişinin geçmiş deneyimleri ve bilinçdışı duygularıyla yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Zaman zaman herkesin hayır demekte zorlanabileceğini belirten Üstün, özellikle bazı kişilere karşı kronikleşen hayır diyememe durumunun daha derin bir meseleyi işaret edebileceğine dikkat çekiyor.
Bazı insanlar için hayır diyebilmek oldukça güçtür. Kişi hayır dediğinde karşısındakini kıracağından, ilişkiyi koparacağından endişe edebilir veya bencillik yapıyormuş gibi gelebilir. Böyle bakınca "hayır" diyememek sadece bir kelimeyi söyleyememek değildir. Bir kişilik özelliği de değildir. Kişi "hayır" dediğinde ne olduğu, kişinin zihnine gelen düşünceler veya imgeler, hissettiği duygular kişilik özelliğinden ziyade bilinçdışı duygular ve geçmiş deneyimlerle ilişkilidir.
"HAYIR" DİYEBİLMEK VEYA "HAYIR" DİYEMEMEK
Bununla birlikte "hayır" diyebilmek kişisel sınırla ilgili bir meseledir. Kişinin kendini nerede ve nasıl gördüğü, kendini tanıma ve bilme kapasitesi, istekleri, ihtiyaçları, arzuları ve duygularını fark etme becerisiyle ilgilidir. Zaman zaman herkesin hayır demekte zorlandığı konular olabilir. Hayır diyememek her zaman bir problem değildir. Ancak kişi kronik bir şekilde veya özellikle bazı insanlara karşı hayır demekte sorun yaşıyorsa oranın arka planında başka bir meselenin etkisinden bahsedebiliriz.
ÇOCUKLUKTA ÖĞRENİLENLER
Bazı evlerde yaşayan çocuklar oraya uyum sağlamak için bir tür hayatta kalma stratejisi geliştirmişlerdir. Bu uyum sağlama durumu zamanla kendini kısma, başkalarının ihtiyaçlarını önceleme şekline bürünmüş olabilir. Özellikle çocuklukta şu durumlar sıklıkla yaşanmışsa çocukta uyum sağlama kapasitesi fazlaca gelişmiş olabilir:
- Duygularını ifade ettiğinde eleştirilen çocuk
- Sınır koymaya çalıştığında suçlanan çocuk
- Aile içinde huzuru korumakla yükümlü hissedilen çocuk
- "Sen güçlü olmalısın, idare et" mesajı verilen çocuk
- Anne-babanın duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya zorlanan çocuk, vb.
Bu ve buna benzer durumlar zamanla çocuğun uyum sağlama becerisini geliştirir ve yetişkinlikte kendini tanımakta ve hayır demekte zorlanan biri haline getirebilir.
Yetişkinlikte bu durum şu şekilde görünebilir:
- - Hayır demekten kaçınır
- - Karşı tarafın tepkisini büyütür
- - Suçluluk hisseder
- - Kendi sınırlarını fark edemez
- - Kendini tanımakta güçlük çeker
- - Onay arayışında olur
"HAYIR" DEMEK BENLİĞİN SINIRIDIR
Yukarıda da belirtildiği gibi, hayır diyememenin her zaman problemli olmayabileceğini söylemekle başlayabiliriz. Zaman zaman hayır demekte güçlü çektiğimiz konular olabilir. Bazen sevdiğimiz, değer verdiğimiz biri için kendi vaktimizden ya da emeğimizden fedakarlık ettiğimiz durumlar da olabilir. Hayır diyebilmenin önemi, her zaman, her yerde ve her şekilde hayır deme zorunluluğunu doğurmaz.
Ancak burada bahsedilen biraz daha farklıdır. "Her yerde olan hiçbir yerdedir" sözünü düşünebiliriz. Hayır diyememeyi her yerde olma durumuna benzetebiliriz. Kendi kimlik bütünlüğüne sahip, arzu ve ihtiyaçlarını bilen, duygularını fark eden ve bunlara alan tanıyan bir kimse kendi sınırlarını oluşturabilir. Bu, bir benliğe ait olmaktır. Bunun tersi ise, kendi sınırlarını oluşturamayan, ya her yerde olan ya da karşıt bir şekilde bir yerde olmayı reddeden bir tutumdur. Bu ise bir benliğe ait olmamak, dolayısıyla sınırın olmamasıdır.
Eğer Sınır Yoksa…
- Kişi kendi ihtiyaçlarını fark edemez
- Kime ne kadar enerji harcayacağını bilemez
- Sürekli başkalarıyla uğraşır
- Duygusal tükenme yaşar
- Kızgınlık, içerleme, değersizlik biriktirir
BAZEN "HAYIR" DEMEK, KENDİNE "EVET" DEMEK OLABİLİR
Hayır demek ve sınır çizmek bilmediğimiz ve kolay yapamadığımız bir şey olabilir. Hatta ilk başlarda sınır çizmeyi yanlış, zarar verici şekilde de yapabiliriz. Hayır demek ve sınır çizmek korkutucu, kaygı verici, suçlu hissettirici de gelebilir. Tüm bunlar temelde kişinin kendi varlığını tanıması, benliğini inşa etmesi, ihtiyaçlarını görmesiyle ilgilidir. Bunu benin/kendinin doğumu gibi düşünürsek, bu doğumun da sancılı olacağını söyleyebiliriz.
Sümeyye Üstün Klinik Psikolog