Şimdi yükleniyor

New York’ta Bir Türk Dizayncı

Moda tasarımcısı Melike Karahasan, Türk kumaşlarının yüksek teknolojili formlarla yeniden hayat bulduğu Sonbahar/Kış 2025-26 koleksiyonunu geçtiğimiz New York Moda Haftası’nda sundu. Bir Türk tasarımcı olarak global moda sahnesinde yer almanın heyecanını ise ELLE Türkiye ile paylaştı: “Yerel mirası koruyarak küresel bir etki yaratmak, benim için hem sorumluluk hem de büyük bir motivasyon kaynağı.”

Teknolojinin sunduğu yenilikçi çözümlerle hayata geçirdiği “Ebabil” koleksiyonu ile New York’a uzanan hikayesini Karahasan’dan dinledik.

Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz? Melike Karahasan kimdir?
Ben Melike Karahasan, 1988 İstanbul doğumluyum. Kendimi bildiğim bileli, 5 yaşından beri moda tasarımcısı olma hayalim vardı. Moda her zaman içimde var olan bir tutku oldu. Renklerin, kumaşların ve tasarımların büyüsüyle büyüdüm. İstanbul Ticaret Üniversitesi Moda ve Tekstil Bölümü’nde okurken Yıldırım Mayruk yanında staj yaparak couture ve niş dikim anlayışını öğrenme fırsatım oldu. Mezun olduktan sonra Londra’da eğitim aldım. Sonrasında, kendi markamı kurarak tasarımlarımı dünyayla paylaşma yolunda adımlar attım.

Yeni bir şeyler keşfetmek, halen daha yeni bir tasarım ortaya çıkardığımda hayal ettiğim şeylerin üç boyutlu halini görmek, beni ilk günkü gibi heyecanlandırıyor. Kalıp çıkarma, makinede dikme ve terzicilik gibi yönlerimi geliştirmeyi, hayalimdeki tasarımları kendi elimle üretmeyi çok değerli buluyorum. Bu süreç, beni sadece bir tasarımcı değil, aynı zamanda her aşamasını anlayan bir zanaatkar haline getirdi.

Aynı zamanda ressamım, dansla ilgileniyorum ve müziğe bayılıyorum. Sanatın ve yaratıcılığın her noktasından keyif alıyorum çünkü her biri benim dünyamı şekillendiren farklı bir ifade biçimi. Her koleksiyonumda bir ilham kaynağım var. Koleksiyonlarımı yaratırken duygularımı ve sanatımı birleştiriyorum; her tasarımımda bir anlam, bir hikaye var.


“New York Moda Haftası’nda koleksiyonumu sergilemek, bir Türk tasarımcı olarak tasarımlarımı dünyaya tanıtmanın ötesinde, kültürel mirasımı çağdaş bir bakış açısıyla sunma fırsatı verdi.”

Bir Türk moda tasarımcısı olarak New York Moda Haftası’nda koleksiyonunuzu sergilemek önemli bir adım. Bu deneyim sizin için nasıl bir anlam taşıyor?
New York Moda Haftası’nda koleksiyonumu sergilemek, benim için sadece profesyonel bir başarı değil, aynı zamanda kişisel olarak da çok özel bir deneyimdi. Bir Türk tasarımcı olarak global moda sahnesinde yer almak, tasarımlarımı dünyaya tanıtmanın ötesinde, kültürel mirasımı çağdaş bir bakış açısıyla sunma fırsatı verdi. Bu süreç, hem disiplin hem de yaratıcılık açısından beni daha da güçlendirdi. Tasarımlarımı, sadece estetik kaygılarla değil, bir hikâye anlatma aracı olarak görüyorum ve Ebabil koleksiyonu da tam olarak bunu yaptı. Koleksiyon, sanatı ve teknolojiyi harmanlayarak, giyilebilir bir deneyim sundu.

Kişisel olarak ise bu süreç, hayallerimi gerçekleştirme gücümün sınırlarını zorlamamı sağladı. New York gibi rekabetin ve yeniliğin merkezi olan bir şehirde, kendi çizgimi ve vizyonumu özgün bir şekilde sunabilmek, beni hem tasarımcı hem de birey olarak geliştirdi. Dünyanın en büyük moda sahnelerinden birinde, kendi sesimi duyurabilmek paha biçilemezdi. Bu deneyim, bir sonraki adımım için bana daha fazla cesaret ve ilham verdi.

“Ebabil” koleksiyonundan bahseder misiniz? Kumaşlar, öne çıkan unsurlar ilham kaynağı vs. Koleksiyon, sanatı ve teknolojiyi nasıl birleştiriyor? %100 Türk kumaşlarını kullanmak, kültürel bir mirası temsil etmek anlamına geliyor. Bu kumaşları kullanarak modern bir vizyon oluşturmak nasıl bir süreç oldu?
“Ebabil” koleksiyonu, adını aldığı Ebabil kuşundan ilham alıyor. Ebabil kuşu, sürekli hareket halinde oluşu, özgürlüğüyle ve gücüyle bilinir. Ben de bu koleksiyonda, hareketin gücünü ve sınırsızlığı temsil eden formlar yarattım. Kumaş seçiminden tasarım diline kadar her detayda, bu özgürlük duygusunu ve gücü yansıtmayı hedefledim.

Ebabil Koleksiyonu, %100 Türk kumaşları kullanılarak hazırlandı. Bu, benim için sadece estetik bir tercih değil, kültürel bir mirası modern bir şekilde sunma fırsatıydı. Tasarımlarımı, tarihsel anlam taşıyan kumaşlarla değil, modern işçilik ve yenilikçi üretim teknikleriyle şekillendirdim. Bu süreç, geleneksel değerleri bugünün çağdaş estetiğiyle harmanlayarak, tasarımlarımda hem yerel kimliği hem de evrensel bir dil oluşturmayı amaçladım. Kumaşlar, inovatif işçilik teknikleriyle yeniden şekillendirildi. Transparan geçişler, blur etkisi ve sanatı bir araya getirerek tasarımlara derinlik ve hareket kazandırıldı.

Sanat ve teknolojiyi birleştirme fikri ise koleksiyonun en dikkat çeken temel taşlarından biri oldu. Kumaş seçiminden kalıp tekniklerine kadar her aşamada, dikim detayları ve mühendislik teknikleri farklı malzemeleri bir araya getirme zaman alıcı ama bir o kadar heyecan verici bir süreçti. Keskin geometrik detayları ve transparan formlar, Ebabil kuşunun aerodinamik yapısını çağrıştırırken, bu parçalar arasındaki transparandan blura geçiş hareketi, fütürist bir tasarım olarak fashion tech dünyasına katıldı.

Yerel mirası koruyarak küresel bir etki yaratmak, benim için hem sorumluluk hem de büyük bir motivasyon kaynağı. Türk kumaşları ve işçiliği, yüzyıllardır dünya modasında güçlü bir yere sahip. Ben de bu mirası modernize ederek, zamansız ama yenilikçi bir koleksiyon yaratmayı hedefledim. Geleneksel unsurların çağdaş tasarım diliyle buluştuğu bu denge, modaya sadece estetik değil, aynı zamanda kültürel bir derinlik kazandırıyor. Bu köprüleri kurabilmek, tasarımlarımı daha anlamlı kılıyor. Gerçekten büyük bir gurur ve mutluluk kaynağı benim için.


“Ebabil Koleksiyonu, %100 Türk kumaşları kullanılarak hazırlandı. Geleneksel değerleri bugünün çağdaş estetiğiyle harmanlayarak, tasarımlarımda hem yerel kimliği hem de evrensel bir dil oluşturmayı amaçladım.”

Fashion tech (moda teknolojisi) tasarım anlayışını koleksiyonunuza nasıl entegre ettiniz? Teknolojinin modadaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Moda teknolojisi, geleceğe hitap eden bir alan ve günümüz dünyasında teknoloji hızla gelişiyor. Bu gelişmeler, sadece yaşam tarzımızı değil, aynı zamanda giyinme biçimimizi de yeniden şekillendiriyor. Moda, artık sadece estetik bir ifade biçimi değil, aynı zamanda teknolojinin en ileri sınırlarını keşfettiğimiz bir alan haline geliyor. Bugün, dünyada geleceğin kıyafetlerini tasarlayan birçok öncü tasarımcı var ve ben de bu akımın bir parçası olmayı amaçlıyorum.

‘Ebabil’ koleksiyonumda, teknolojiyi tasarım süreçlerime entegre etmek, bu geleceği bugüne taşımak anlamına geliyor. Moda teknolojisinin sunduğu olanaklarla, sadece estetik değil, fonksiyonellik, sürdürülebilirlik ve yenilikçi form arayışları da devreye girdi. Kesimler, kalıp teknikleri ve kumaş üzerinde yapılan dokusal çalışmalar, teknolojinin sunduğu yenilikçi çözümlerle hayata geçirildi. Transparan geçişler, blur efektleri ve keskin geometrik detaylar, koleksiyonumda sadece sanatsal bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bu teknolojik gelişmelerin modaya nasıl entegre edilebileceğine dair birer örnek olarak yer aldı.

Teknolojinin modadaki rolü, sadece üretimle sınırlı değil; tasarımın sınırlarını zorlamak ve geleceğin k��yafetlerini bugünden şekillendirmek için büyük bir fırsat sunuyor. Moda, teknolojiyi yaratıcı ve özgür bir şekilde kullanarak hem estetik hem de fonksiyonel anlamda tamamen yeni bir boyuta taşınabiliyor. Bu da bence, tasarımcıların sadece güzellik değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve fonksiyonel çözümler üretmelerine olanak tanıyor. Geleceğin moda dünyası, teknolojinin gücüyle şekillenecek ve ben de bu sürecin bir parçası olmak için her zaman heyecan duyuyorum.


“Türk modası, sadece estetik değil, kültürel bir derinlik taşıyor ve bu da markalarımıza çok güçlü bir karakter kazandırıyor.”

New York Moda Haftası’nda sergilediğiniz koleksiyon, Türk moda tasarımının uluslararası arenada daha fazla tanınmasında büyük rol oynadı. Türk modasının dünya çapındaki yerini nasıl görüyorsunuz?
Türk modasının dünya çapındaki yeri son yıllarda önemli bir şekilde güçlendi. Türk tasarımcıları, zengin kültürel mirası, özgün estetik anlayışı ve kaliteli işçilikleriyle dünya çapında tanınan isimler haline gelmeye başladı. Ancak hala yapılması gereken çok şey var. Türk modasının uluslararası alanda daha fazla tanınması ve ilgi görmesi için özgünlük ve yenilikçilik çok önemli. Bu anlamda, New York Moda Haftası gibi prestijli platformlar, Türk modasının global ölçekte daha fazla ses getirmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Türk modası, hem geleneksel zanaatkarlık hem de modern tasarım anlayışını birleştirerek farklı bir kimlik oluşturuyor. Bu da dünyadaki diğer markalar arasında farklı bir yer edinmesini sağlıyor. Ancak, global pazarda daha fazla yer almak ve daha büyük bir etki yaratabilmek için, tasarımcıların daha fazla yenilikçi adımlar atması, moda teknolojilerini kullanarak geleceğe hitap etmeleri ve yerel değerleri globalleştirebilmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Türk modası, sadece estetik değil, kültürel bir derinlik taşıyor ve bu da markalarımıza çok güçlü bir karakter kazandırıyor. Ben de bu karakteri her tasarımımda bir adım daha ileriye taşımaya çalışıyorum. Uluslararası arenada tanınmak, daha fazla iş birliği yapmak ve kültürümüzü dünyaya tanıtmak adına daha yapacak çok işimiz olduğuna inanıyorum.

Sizce couture tasarımlarında sınırları zorlamaya devam etmenin önemi nedir?
Couture tasarımlarında sınırları zorlamak, yenilikçi düşünmeyi ve alışılmışın dışına çıkmayı gerektirir. Her koleksiyonla birlikte daha fazla özgürlük, keşif ve ilham elde edebiliriz. Kendimizi yalnızca modanın güncel trendlerine odaklanarak değil, aynı zamanda geleceğin potansiyeline ve değişimlere de göz atarak şekillendirmeliyiz. Bu bağlamda, tasarımlarımda sınırları zorlamak yalnızca estetik bir hedef değil, aynı zamanda geleceğin tasarımını şekillendirme misyonumun bir parçası.

Sınırları zorlamak, modanın evriminde bir adım daha ileri gitmek için kritik öneme sahip. Bu şekilde, modanın geleceğini yeniden tanımlayabilir, ona taze bir soluk getirebilir ve insan hayatındaki teknolojik açıdan faydalarını geliştirebiliriz. Moda, sadece dış görünüşten ibaret değil; hayatımızın her anında bizimle var olan, ruhumuzu ve kimliğimizi yansıtan bir ifade biçimi…

Yorum gönder