
Bir zamanlar sadece bilimkurgu filmlerinin konusu olan yapay zeka artık günlük hayatın sıradan bir parçası. Sabah uyandığımızda telefonumuzdan hava durumunu öğreniyor, iş yetiştirmek için dijital asistanlardan yardım alıyor, duygusal olarak zorlandığımızda ise sohbet robotlarına başvuruyoruz. Peki, yapay zekanın bu kadar hayatımıza nüfuz ettiği bir çağda, insan ruhunun en mahrem alanlarından biri olan terapi odası ne kadar güvende? Dahası, gelecekte “iyi hissetmek” ya da “iyileşmek” kavramı bir yapay zeka tarafından mı tanımlanacak, yoksa insan dokunuşu hâlâ vazgeçilmez mi olacak?
Oyunun Kuralları Değişiyor
Günümüzde pek çok kişi kaygı, stres, ilişki problemleri veya yalnızlık gibi duygularla baş etmek için yapay zeka destekli sohbet uygulamalarına yöneliyor. Birkaç saniye içinde yanıt veren, eleştirmeyen, yorulmadan dinleyen dijital terapistler… Bu durum psikoloji dünyasında yepyeni bir tartışmayı gündeme taşıyor: Terapinin geleceği insanda mı kalacak, yoksa yapay zekayla mı evrilecek? Yapay zeka terapistlerin yerini alabilir mi? Uzmanlara göre cevap net: Hayır. Ancak oyunun kurallarının değiştiği bir gerçek. Terapist ile yapay zeka arasındaki en temel farklar şu noktalarda ortaya çıkıyor: İnsan, sezgisel olarak danışanın duygusunu okuyabiliyor; göz teması, sessizlik anı, nefes alışındaki değişim bile terapötik bir anlam taşıyor; bu bağın kendisi bile iyileştirici bir etki yaratıyor.

The Attico, Launchmetrics Spotlight
Uzmanlar Neler Söylüyor?
Yapay zeka, öğrenen algoritmaları sayesinde bir insanın ihtiyaç duyduğu kelimeleri büyük oranda “tahmin edebilir”. Evet, sakinleştirici bir üslupla konuşabilir, empatiye benzeyen cümleler kurabilir; hatta kullanıcıların yüzde 70’i bu yanıtları “rahatlatıcı” bulduğunu söylüyor. Ancak bu empati gerçek değil, yansıtılmış, programlanmış ve tamamen veriye dayalı bir yanılsama. Psikoterapinin merkezinde ise yalnızca duyulmak değil hissedilmek var. Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Elif Kurtuluş Anarat bu dönüşümü şu sözlerle özetliyor: “Şunu net olarak söylemek gerekir ki yapay zeka psikolojide bazı kolaylıklar sağlıyor ama insan psikologların yerini doldurması söz konusu değil. Evet, sohbet robotları günün her saati ulaşılabilir, hızlı ve maliyet açısından avantajlı olabilir. Fakat bu uygulamalar daha çok yüzeysel destek sunuyor. Asıl iyileştirici olan şey, danışanın karşısında gerçekten onu dinleyen, duygusunu hisseden ve ihtiyaçlarına göre esneyebilen bir terapist bulmasıdır. Yapay zeka bu insani boyutu taklit edebilir ama sahici biçimde kuramaz. Bu dönüşüm, aslında psikologların rolünü daha da önemli hale getiriyor. Çünkü artık sadece terapi yapmak değil, aynı zamanda teknolojiyi doğru şekilde yönlendirmek, etik sınırları gözetmek ve yapay zekanın sunduğu verileri insani bir çerçeveye oturtmak da bizim sorumluluğumuzda. Yani psikoloji mesleğini geri plana itmek yerine yapay zeka aslında bize ‘danışanın yanında insani bir bağ kuran vazgeçilmez özne’ olduğumuzu yeniden hatırlatıyor.”
GÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
6 gün önceGÜNDEM
8 gün önceGÜNDEM
8 gün önceGÜNDEM
8 gün önce
1
Doğru emzirme yöntemleri nelerdir, sütün yettiği nasıl anlaşılır?
2158 kez okundu
2
Taylor Swift yeni albüm planları için düğmeye bastığını sosyal medyadan duyurdu!
1562 kez okundu
3
Bu kış kombinlere doyacağınız onlarca model ve onlarca detay.
1422 kez okundu
4
2021 yılına girerken yeni saç modelleri kendini göstermeye başladı.
1323 kez okundu
5
Takı ve makyaj uyumuna trend örnekleri sizler için derledik.
1266 kez okundu